CHP Parti Sözcüsü ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gündemi kıymetlendirdi.
Öztrak, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “Nöro klasik ekonomi” telaffuzunu anımsatarak, “Epistemolojik kopuş, heteredoks siyaset, nöro iktisat üzere daha evvel kendilerinin bile duymadıkları bilmedikleri kavramlarla kulp takmaya kalktılar. Millete alay konusu oldular. En sonunda da ‘Nöro klasik şeyler’ diyerek zırvalamakta tepe yaptılar” diye konuştu.
“Bu beceriksizler yüzünden en az 1 milyon damızlık ve süt ineği bölüme gönderilmiş” diyen Öztrak, “Üreticiyi rahatlatacak gerçek tedavi yok. Buradan uyarıyoruz; besiciyi Nebati Bakan’a teslim edip bu türlü giderseniz market raflarında içecek süt, yenecek peynir, ekmeğimize sürecek tereyağı bile bulamayacağız” tabirlerini kullandı.
Enflasyon oranının yüksek olmasına dikkat çeken Öztrak, “Üreticinin enflasyonu şaha kalktı. 12 aylık artış, yüzde 151,5. Üretici enflasyonundaki bu sayıları daha evvel hiç görmedik. Bunların hepsi dehşetli birer rekor. Dünya üzerinde üretici enflasyonunun en yüksek olduğu ülke Türkiye. TÜİK’in makyajlı sayılarıyla üretici enflasyonu yüzde 151,5. Tüketici enflasyonu yüzde 83,5. Ortadaki fark 68 puan. Bu da rekor. Fakat çok makûs bir rekor. Ortadaki fiyat farkı tüketiciye kesinlikle yansıyacak” diye konuştu.
Nureddin Nebati’nin, “Enflasyonu nasıl çözeceğinizi söylemeniz lazım. Bu işler kuru sıkı tabirlerle, ‘biz çözeriz’ demekle olmuyor” açıklaması sorulan üzerine Öztrak, “Nebati bakanın çözemediği kadar, bizim bu sıkıntıları geçmişte çözmüşlüğümüz var. Merak ediyorsa, kağıdı kalemi alsın gelsin. Tahlili kendisine ezber ettiririz” karşılığını verdi.
ANK Haber Ajansı’nın haberine nazaran, Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
EN SONUNDA ‘NÖRO KLASİK ŞEYLER’ DİYEREK ZIRVALAMAKTA TEPE YAPTILAR: Çakma ekonomist, iktisat ilmine etmedik azap bırakmamıştır. Gerçekleri kendi isteğine nazaran eğip büken bu bezirgân zihniyet milletin iktisadını bitirdi. Ülkemizi yönetilemez hale getirmiştir. Milleti her gün daha da perişan eden politikasızlıklarına, sebebi oldukları yıkıma, “Epistemolojik kopuş”, “Heteredoks politika”, “Nöro ekonomi” üzere daha evvel kendilerinin bile duymadıkları bilmedikleri kavramlarla kulp takmaya kalktılar. Millete alay konusu oldular. En sonunda da “Nöro klasik şeyler” diyerek zırvalamakta tepe yaptılar.
BAKANLIK, KURULU VESAYETİ ALTINA ALMIŞ: Süt üreticileri, besiciler; aylardır yüksek maliyetler nedeniyle feryat ediyor. Lakin seslerini duyan yok. Son bir yılda besi ve süt yemi yüzde 115 zamlanmış. Mazot yüzde 215 artırım görmüş. Fakat Ulusal Süt Kurulu, Nuh diyor, peygamber demiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ulusal Süt Konseyi’ni vesayeti altına almış. Bakanlık ne derse kurul de onu yapıyor. Nebati Bakan, tekrar engin iktisat bilgisini konuşturuyor bu ortada; “Çiğ süt fiyatı artınca, yem fiyatları da artıyor” diyor. Üzülerek tabir dedeyim bunu söyleyen maalesef bu ülkede Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğunu işgal ediyor.
BU BECERİKSİZLER YÜZÜNDEN 1 MİLYON HAYVAN KESİTE GÖNDERİLDİ: Çiğ süt fiyatını 7,5 liraya sabitlemişler. O denli bekliyorlar. Lakin süt fiyatları artmadığı halde mazot ve yem fiyatları başını alıp gidiyor. Bölüm uzunca bir müddettir can çekişiyor, üretici hamile hayvanlarını kesiyor. Bu beceriksizler yüzünden en az 1 milyon damızlık ve süt ineği bölüme gönderilmiş. Bunu artık yerine koymaya kalksak gereksinim duyulan kaynak 42 milyar lira. Tabi alacak hayvan bunlara bakacak da besicileri bulabilirsen.
SÜT, PEYNİR, TEREYAĞI BİLE BULAMAYACAĞIZ: Bu sayıları biz söylemiyoruz. Çiftçilerimizin, üreticilerimizin çatı örgütü söylüyor. Dün yine TMO’nun ucuz buğday ve arpa satmasına karar vermişler; yem için. Yeniden pansuman, yeniden aspirin. Üreticiyi rahatlatacak gerçek tedavi yok. Buradan uyarıyoruz; besiciyi Nebati Bakan’a teslim edip bu türlü giderseniz market raflarında içecek süt, yenecek peynir, ekmeğimize sürecek tereyağı bile bulamayacağız. Bugün çiğ süt hâlâ 7,5 lira. Lakin sütün litresi rafta 21 lira. Süt üreticisinin cebine girmeyen para kimin cebine gidiyormuş? Bu işi araştırıyorlar. Komite üstüne komite kurup, neden bu hale geldiğine bakıyorlar. Fakat bu komitelerde süt üreticisi yok, süt tozu ithal edenler var. Çok araştırmayın, bu kadar araştırmanıza gerek yok. Paramızı pul etmenizin sonucunda, soğutmalı süt kamyonlarında kullanılan mazotun, soğutma tanklarında, fabrikalarda kullanılan elektriğin, gazın fiyatları nereye çıktı ona bir bakın.
ELİN VERDİĞİ BUYRUKLARI YERİNE GETİRMEK ZORUNDA KALACAĞIZ, BUNUN TELAFİSİ YOK: Önümüz kış… Buğdayın, arpanın, kırmızı mercimeğin ekim vakti geldi. Çiftçi tarlasına girecek, lakin mazota, gübreye yaklaşamıyor. Son bir yılda, tarlaya atılacak taban gübre yüzde 200 artırım görmüş. Mazot yüzde 215 zamlanmış. Çiftçi tarlasına gidemezse, taban gübresini atamazsa yiyecek ekmek bulamayacağız. Buradan uyarıyorum: Elin buğdayına, arpasına, mercimeğine muhtaç kalacağız. Sonra da elin verdiği buyrukları yerine getirmek zorunda kalacağız. Bunun telafisi yok.
BUNLARIN HEPSİ FECÎ BİRER REKOR: Üreticinin enflasyonu şaha kalktı. 12 aylık artış, yüzde 151,5. Madencilik ve taş ocakçılığı kesiminde fiyat artışı yüzde 165, güçte yüzde 417. Üretici enflasyonundaki bu sayıları daha evvel hiç görmedik. Bunların hepsi müthiş birer rekor. Dünya üzerinde üretici enflasyonunun en yüksek olduğu ülke Türkiye. Dünya şampiyonuyuz. TÜİK’in makyajlı sayılarıyla üretici enflasyonu yüzde 151,5. Tüketici enflasyonu yüzde 83,5. Ortadaki fark 68 puan. Bu da rekor. Fakat çok berbat bir rekor. Ortadaki fiyat farkı, o denli yahut bu türlü; bir mühlet sonra tüketiciye kesinlikle yansıyacak. Hayat pahalılığı milletimizi ezmeye devam edecek. Üretici keyifli değilse, tüketicinin keyifli olması mümkün değil.
TÜRKİYE’DE BESİN ENFLASYONU YÜZDE 93, DÜNYANIN 12 KATI: Bugün dünyada besin fiyatları süratle geriliyor. Birkaç ay evvel dünyada yüzde 34 olan besin enflasyonu, ağustosta yüzde 8’e kadar düştü. Pekala, bizde kaç? Besin enflasyonu Türkiye’de yüzde 93. Dünyanın 12 katı. Lakin utanmadan milletin karşısına çıkıp, enflasyon bizden değil dışarıdan diyorlar. TÜİK’in makyajlı bilgileriyle bile bakıldığında, son bir yılda; patates yüzde 170, şeker yüzde 164, süt yüzde 127, makarna yüzde 113, ekmek yüzde 98, peynir yüzde 89 artırım görmüş. Allah aşkına bu fiyatlarla millet çoluğunu, çocuğunu nasıl doyuracak?
RAKAMLARIN BİRBİRİNDEN BU KADAR FARKLI OLDUĞU DEVRİ HİÇ GÖRMEDİK: TÜİK’in makyajlı enflasyonu yüzde 83,5. İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı enflasyon yüzde 107. ENAG’ın açıkladığı enflasyon ise yüzde 186. Enflasyonun bu kadar şahlandığı, enflasyon sayılarının da birbirinden bu kadar farklı olduğu bir öbür periyodu daha evvel hiç görmedik. Hükümetin vatandaşın halinden haberi yok. Madem, ‘enflasyonu şaşırtan bir süratle düşürme kabiliyetine sahipsiniz’, o vakit enflasyonun dünya rekorları kırmasına neden müsaade verdiniz? Neden milleti perişan ettiniz? Neden enflasyonu hala düşünmüyorsunuz? Elinizi tutan kim?
ENFLASYON DAHA DA AZAR: Geçtiğimiz aralık ve ocak aylarında, enflasyon sırasıyla yüzde 13,6 ve yüzde 11,1 idi. Gelecek aralık ve ocak aylarında tüketici fiyatları bu kadar artmaz, biz de taş atıp elimiz yorulmadan, ‘Enflasyonu düşürdük’ diye, millete caka satarız umuduyla hareket ediyorlar. Siz bu dış ticaret açığıyla, bu döviz kasası açığıyla ve politikasızlığınızla, gelecek aralık ve ocak aylarında da paramızı pul etmeye devam edersiniz. Enflasyon daha da azar.
TÜRKİYE’DEKİ EN VARLIKLI YÜZDE 1, TOPLAM SERVETİN YÜZDE 41’İNE SAHİP: Daima diyoruz; enflasyon en acımasız halk düşmanıdır. En acımasız vergidir. Gelir dağılımını daha da bozar. Yoksulu, fukarayı ezip geçer. Yalnızca son üç yılda, emeğin ulusal gelirden aldığı hisse, 10 puan düşmüş. Bu sizin beceriniz. Bu hükümet fiyatla geçinen işçilerin cebinden 67 milyar dolarını aldı. Yandaşın cebine koymuş. Zengini abat etmiş. İşçinin halini berbat etmiş. Türkiye’deki en varlıklı yüzde 1, toplam servetin yüzde 41’ine sahip. Türkiye dünya üzerinde servet dağılımının en adaletsiz olduğu üç ülkeden biri. Bizden daha makûs olanlar; oligark iktisadı Rusya ve teneke mahallelerin olduğu Güney Afrika.
ÜLKEYE GAZ ALACAK PARA BULAMAYACAKSIN: İşte BOTAŞ’ın hali… Yalnızca son bir yılda bütçeden BOTAŞ’a 169 milyar lira kaynak aktarıldı. Yetmedi. BOTAŞ, dışarıdan 925 milyon Euro borç aldı. Kimden aldı? Bizi kıskanan Almanya’dan. Bu da yetmedi. 300 milyon Euro dış borç için tekrar dışarıda kapı kapı dolaşmaya başlamış. Artık de BOTAŞ’ın doğal gaz borcunun 2024’e ötelenmesi için Ruslardan ricacı olduğu yazılıp çiziliyor. Bu açıkçası, iflasın ilamıdır. Devlet kuruluşu “Ödeyemiyorum, borcumu ertele” derse bunun ismi moratoryumdur. Mirasyedilik de budur. İflas da budur. Atadan, deden kalan malı mülkü 63 milyar dolara satacaksın. Üstüne içeriden dışarıdan 130 milyar dolar borç alacaksın. Bir de milletten 2 trilyon 494 milyar dolar vergi toplayacaksın. Senden evvelki hükümetlerin 79 yılda harcadığının 4 katını sen 20 yılda harcayacaksın. Sonra da ülkeye gaz alacak para bulamayacaksın. Genel Liderimiz tekraren sordu, biz sorduk; bu paralar nereye gitti? Kimin kursağına girdi?
HESABI SIRTIMIZA BIRAKIP KAÇMAYA HAZIRLANIYORLAR: Bu hayırsız mirasyediler yediklerinin, içtiklerinin hesabını bizim sırtımıza bırakıp kaçmaya hazırlanıyorlar. Lakin yok, o denli yağma. Milletimiz bu hesabı size birinci gelecek sandıkta ödetecek. Kayınpeder, damat bir oldu; Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını mahalli yönetim seçimlerinde buharlaştırdılar. Uydurma istikrar havası bastılar. Sonra damat, “at izi, it izine karıştı” dedi. Çekti, gitti.
DÖVİZ KASASI TAMTAKIR: Yılbaşından bu yana satılan rezerv 75 milyar dolara ulaşmış. Döviz kasası tamtakır. Tulumbada su bitti. Dün açıkladılar: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz kasası 59 milyar dolar açık veriyor, net. Cumhuriyet tarihinde bu türlü bir açık hiç yaşanmadı. Bu ülke II. Dünya Savaşı’nı gördü. Kore Savaşı’nı gördü. Kıbrıs Barış Harekatı’nı gördü. Büyük zelzeleler, afetler gördü. Lakin döviz kasasında hiçbir vakit, bu büyüklükte bir açık görülmedi. Korkarız bunlar Merkez Bankası’nın döviz rezervini milletin emaneti olan beytülmali yağmalanacak bir ganimet sanıyorlar. Çok açık söylüyorum, bu tablo iflasın ilamıdır.
NEBATİ ‘TL EN ZAYIF DURUMDA, DAHA DEĞERSİZLEŞMEZ’ DEDİKTEN SONRA YÜZDE 26 PAHA KAYBETTİ: 1 dolar 13 lira 85 kuruş iken, Nebati Bakan çıktı, “Korkmayın Türk Lirası en zayıf durumunda, daha fazla değersizleşemez” dedi. Bugün dolar 18 lira 58 kuruş. O günden bugüne Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 26 daha kıymet yitirdi. Paramız yalnızca Amerikan Doları’na karşı değil uzak, yakın pek çok ülkenin parasına karşı kıymet kaybediyor. Sene başından bu yana Türk Lirası Gürcistan Larisi’ne karşı yüzde 36, savaştaki Rusya’nın rublesine karşı yüzde 42, sokaklarında protestolar olan İran’ın riyaline karşı yüzde 29, Irak’ın dinarına karşı yüzde 30, Suriye Lirası’na karşı yüzde 28, Bulgar Levası’na karşı yüzde 17 kıymet kaybetti.
ÜLKEYİ, ELİN 1 MİLYONCU MAĞAZASINA ÇEVİRDİLER: Bu güzelim ülkeyi elin 1 milyoncu mağazasına çevirdiler. Kendi vatandaşına kıymetli, elin vatandaşına ucuz ettiler. Tablo ortada paramız pul oldu. Tulumbada su bitti. Döviz kasasının tabanını sıyırdılar. Veresiye gaz için artık Rusya’dan himmet bekliyorlar. Doların yeşili hatırına Katar’daki Dünya Futbol Şampiyonası’nın müdafaasını kahraman Mehmetçiğimize ihale ediyorlar.
SOROS’LA MASAYA OTURAN, SOROS’U HAKLI ÇIKARAN ERDOĞAN’A BU AYIP KÂFİ: Erdoğan ile samimi fotoğrafları olan Soros. Fakat artık Erdoğan çıkmış, Avrupa Siyasi Topluluğunun yapıldığı Çekya’da, “Soros daima gazetecileri satın alır” diyor. Biz söyleyelim, yalnız gazetecileri değil siyasetçileri da satın alır. Ne demişler, “Kişi, kendinden bilir işi”. Soros’la masaya oturan, Soros’u haklı çıkaran Erdoğan’a bu ayıp kâfi.
BİZ, ‘ESAD İLE GÖRÜŞÜN’ DEDİĞİMİZDE ETMEDİK HAKARETİ BIRAKMAMIŞTI: Artık ne diyor? Alışılmış bir siyasetçi değilmiş. Vakti saati geldiğinde Suriye lideri ile görüşme yoluna gidebilirmiş. Alışılmış bir siyasetçi olmadığı el hak yanlışsız. Milletin başına bu kadar tebelleş olan bir siyasetçiyi bu ülke birinci sefer görüyor. Biz “Suriye krizi için Esad ile görüşün” dediğimizde bize etmedik hakareti bırakmamıştı. “Kalleş Esed’in elini sıkmam” dediğinde takvim yaprakları 2013’ü gösteriyordu. Üzerinden 10 yıl geçti. “Emevi Caminde namaz kılacağım” diyerek bu milletin 50 milyar dolardan fazla parasını harcadı. 5 milyon Suriyeli ülkemize girdi. Sonumuzu korumak için yüzlerce şehit verdik. Ve Erdoğan’ın bugün tüm dış siyaseti ağa ile marabanın kıssasına dönmüş vaziyette. Madem sonunda buraya gelecektin, bu kadar ziyanı milletin sırtına neden yıktın?
KRT, HALK TV VE TELE 1’E CEZA YAĞDI: Dün RTÜK, tekrar ‘Recep Tayyip Üst Kurulu’ üzere bir karar verdi. Bir mafya babasının açıkladığı büyük borsa vurgunu ve rüşvet savlarını ekranlarında tartıştırdılar diye KRT’ye, Halk TV’ye, TELE 1’e ceza yağdırdı. Münasebet, skandalda ismi geçen isimler küçük düşürülmüş. Bunların bir tek istedikleri var, seçimlere kadar, yolsuzluk, yoksulluk, yozlaşma ve idaredeki ahlaki çürüme, yazılmasın, çizilmesin, tartışılmasın.
GERÇEĞİN NE OLDUĞUNA KİM KARAR VERECEK, ELBETTE ERDOĞAN: Meclis açıldı, çabucak sansür yasasını getirdiler. Güya ‘gerçeğe karşıt bir bilgiyi’ kamu barışını bozmaya elverişli formda yayan kimseye, 1 yıldan 3 yıla kadar mahpus cezası getirecekler. Pekala, gerçeğin ne olduğuna, neyin gerçeğe karşıt olduğuna kim karar verecek? Elbette Erdoğan. Erdoğan çıkacak, “Cehalet güçtür. Savaş barıştır. Kölelik özgürlüktür” diyecek yanlışsız olacak. Fakat vatandaş toplumsal medyada bunun zıddını söylerse 1 yıldan 3 yıla kadar mahpusu göze alacak. Hedef; baskı ve korkutmayla seçime kadar toplumsal medyayı denetim altına alma. Yozlaşmış takımlar elinde, Türkiye’nin her yerinde çok büyük özgürlük problemleri yaşıyoruz.
ERDOĞAN MONTRÖ’YE SIĞINDI LAKİN EMEKLİ AMİRALLERE MAHPUS İSTENDİ: Emekli amiraller yalnızca fikirlerini açıkladı, Montrö Sözleşmesi’ni savundu diye savcı 12 amiral için mahpus cezası talep etti. Amirallerin rütbesinin sökülmesini istedi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali bu amirallerin haklılığını ortaya koymuyor mu? Erdoğan Montrö’ye sığınmadı mı? Sığındı. Pekala, bu neyin kini, neyin garezi? Konuşan Türkiye’den neden çekiniyorsunuz? Lakin artık az kaldı. Bu dehşet imparatorluğunu sandıkta daima bir arada yıkacağız.
‘NEBATİ GELSİN, TAHLİLİ EZBERLETİRİZ’
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, açıklamalarının akabinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, “Enflasyonu nasıl çözeceğinizi söylemeniz lazım. Bu işler kuru sıkı tabirlerle, ‘biz çözeriz’ demekle olmuyor” kelamlarının sorulması üzerine Öztrak, “Nebati bakanın çözemediği kadar, bizim bu problemleri geçmişte çözmüşlüğümüz var. Merak ediyorsa, kağıdı kalemi alsın gelsin. Tahlili kendisine ezber ettiririz. Boş lafları bıraksın. Enflasyona ezdirdiği ücretlinin feryatlarını duysun. Bakın, bugün; emekçisi patronu bağırıyor. Gelir vergisi dilimleri, enflasyon nedeniyle, çalışanları perişan ediyor. Güncellenmesini talep ediyorlar. İşte bak emekçi ve patronun sıkıntısını takip etsin” dedi.
FEYZİOĞLU’NUN BÜYÜKELÇİ ATANMASI: ALLAH SONUMUZU HAYREYLESİN
Öztrak, eski Türkiye Barolar Birliği Lideri Metin Feyzioğlu’nun Lefkoşa Büyükelçiliği’ne atanması ile ilgili soruya ise şu cevabı verdi:
“Bu ülkede mesleksel mesleğin kıymeti kalmadı. Ülkede rüşvet alan siyasetçi bakan büyükelçi oluyor. Tek sözlük dış siyaset müktesebatı olmayan bireyler büyükelçi yapılıyor. Saraydaki bu çürüme içimizi yakıyor. Büyükelçilikler ulufe olarak dağıtılıyor. Dış siyaset deneyimi olmayan bireyler en hassas misyonlara, büyükelçi olarak atanıyor. Allah sonumuzu hayreylesin.” (HABER MERKEZİ)