İZMİR – Türkiye, 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak olan Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için sandığa gitmeye hazırlanıyor. Seçim rekabetinin yaşanacağı vilayetlerden birisi de Karabük. Karabük’te CHP’nin aday listesinde dikkat çeken isimlerden biri ise Marmara Dernekler Federasyonu’nun (MADEFE) Genel Başkanlığını yürüten Cevdet Akay.
Sivil topluma gönül vermiş bir isim olan Cevdet Akay, Gazete Duvar’ın ‘Adaylarla 5 Soru 5 Cevap’ köşesine konuk oldu.
‘SİVİL TOPLUM VE SİYASET BİRLİKTE ÇALIŞMALI’
Neden milletvekili adayı oldunuz?
Cevdet Akay Çünkü insanlığa ve kamuya hizmetin kutsal olduğuna sahiden inanıyorum. Bir sistem etrafında insanların haklarının korunması, temel yaşamsal muhtaçlıklarının karşılanması, huzur ortamının tesisi, insanların kendilerini gerçekleştirmelerinin dünya için, ülkenin bekâsı için değerli ve kıymetli olduğuna inanarak yaşadım. Bilhassa sivil toplum alanında bu nedenle faal biçimde çalıştım. Derin yoksulluğun, ümitsizliğin bu kadar arttığı, kaynakların tükendiği, dijitalleşmenin insan gücünün yerini aldığı bu süreçte insan olmanın, birbirimize tutunmanın, vaktin ruhuna uygun tahliller üretmenin yolu siyaset üretmekten geçiyor.
Doğru siyasetler üretmek için sivil toplum ve siyaset birlikte çalışmalı. Akademi ve iş dünyası da bu ortak çalışmanın meyvelerini vermeli. Yatırım, üretim ve istihdam sağlanması için iktisattan eğitime en yanlışsız siyasetleri bu ortak adanmışlıkla sağlamak durumundayız. Milletvekili olma isteğimin altında hem memleketim Karabük hem de ülkem ve toplumumuz için eşit, adil, üretken bir ömür inşa etme dileği yatıyor.
‘HER GÖRÜŞTEN İNSANI BİR SOFRA ETRAFINDA TOPLAYABİLEN BİR LİDER’
Neden CHP’ den aday oldunuz?
Halk ismine halk için çalışmaya, demokrasiye, insan haklarına, inançlı, sağlam ve estetik kentlerde sağlıklı yaşamaya, en çok da hesap verilebilirlik ve hukukun üstünlüğü unsurlarına bağlı olduğum için CHP’den adayım.
CHP’nin kuruluş kıymetleriyle, bugünün dinamiklerini birleştirebilen tavrı ile Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adanmışlığı, yurt sevgisini, adalet inancını pekiştiren duruşu ülkemizin muhtaçlığı olan siyasetlerin yeşermesi için bana nazaran en uygun toprak. Birleştirici tavrıyla her görüşten vatandaşı ve siyasiyi bir sofra etrafından toplayabilen bir önderimiz var ve bu önder çalışma arkadaşlarını, sivil toplumu, muhaliflerini de dinleyip müsamahayla değerlendirebilecek bir biçime sahip olduğunu kanıtladı.
Ortak Siyasetler Mutabakat Metni o kadar ayrıntılı, üzerinde o denli derin çalışılmış bir metin ki orada yer alan tüm hususlar bir bütünlük içinde Türkiye’nin geleceğini inşa edecek. Sanayi üretiminden turizme, kültür-sanat alanından temel hak ve özgürlüklere, kıymetlerimize ve unsurlarımıza yaslanan yeni bir bakış ortaya kondu. Belediyelerimizin çalışmaları son 4 yılda nelerin başarılabileceğini ortaya koydu. Bunu bir de Kemal Bey’in liderliğinde Millet İttifakı’nın Meclis’te tartısı olduğu bir durumda düşünün; Türkiye neler kazanacak, gençler nasıl onurlu ve insanca yaşama ve çalışma imkanı bulacak, emekliler ömürlerini huzurla hayattan keyif alarak geçirecekler…
‘MİLLETÇE TEKRAR BİR OLDUK, KENETLENDİK’
İktidar da muhalefet de 14 Mayıs 2023 seçimine başka bir ehemmiyet atfediyor. Sizce bu seçimi kritik kılan ne?
Ülke ekonomik, duygusal ve yaşamsal olarak tükendi ve “yeter” noktasına ulaştı. Köklenmiş AK Parti algısı yıkıldı, özetle şapka düştü kel göründü. Kaybedilen seçimlerde CHP harikulade tecrübeler kazandı, yine halkın bağrına döndü. Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibinin, Büyükşehir Belediye Liderlerimizin yaklaşımları, ittifak içindeki başkanların inancı değişik bir ülke umudu yeşertti.
Bu ruh hali de 100. yılında Türkiye’yi, Atatürk’ün tohumlarını attığı devrin hislerine tekrar taşıyor. Yeni bir devir, dünyaya açık, birbirine kenetli, üretmeye, yükselmeye istekli heyecanlı bir toplum ideali hatırlandı. Bu seçim iktidar için kurduğu bozuk sistemi korumak ve hesaplaşmadan kurtulmak için bir savaş alanı. O nedenle bu kadar tutarsız ve değişik argümanlarla meydana çıkıyorlar. Lakin 14 Mayıs 2023 seçimi bizim için umudun, birleşmenin, geleceğin barış meydanı! O denli bir noktaya geldik ki milletçe tekrar bir olduk, kenetlendik ve önümüzdeki yıllarda bu bağlılık ve vatan sevgisi rantı, riyayı silip süpürecek, büyüyecek ve güçlenecek.
‘ÇOK SAYIDA BAŞLIKTA PROJELERİMİZ, PLANLARIMIZ HAZIR’
Karabük memleketiniz. Karabük’ün adayı olmak, seçilirseniz vekili olmak neden değerli? Maksatlarınız neler?
Karabük son 20 yılda ismi unutulan, halbuki “Cumhuriyet Kenti” olarak ülkenin ağır endüstrisini kuran, köyden kent olmaya geçişin kalesi. Cumhuriyetin erken yıllarında ülkenin silikon vadisi üzere bilgiyi ve teknolojiyi üreten, insan kaynağını yetiştiren, birinci toplu konutları, yatay mimariyi, kentleşme içinde toplumsal ömrün ehemmiyetini kavramış ve inşa etmiş bir kent. Bugün hala ülkenin en âlâ demir-çeliğini üreten, tren rayı ve tekeri yapan, şahsen halkı ve çalışanıyla 90’lı yıllarda Çiller Hükümeti’nin fabrikayı kapatma teşebbüsüne başkaldırmış bir kentten kelam ediyoruz.
Karabük, Safranbolu üzere 28 yıldır UNESCO Dünya Kültürel Miras listesinde yer alan bir miras kente sahip, Eskipazar ilçesinde Hadrianapolis üzere memleketler arası kıymette hafriyat alanları bulunan, benim de ana yurdum Yenice ilçesinin sahip olduğu Avrupa’nın en görkemli ormanlarına sahip bir ildir. Benim birinci ve en temel maksadım Karabük’te lokal idari takımlar ile ahenk içinde çalışarak Karabük’ü yine marka haline getirmek; Yatırım, üretim ve istihdam yoluyla gözden kaçan potansiyel katma kıymetli üretim fırsatlarını ortaya çıkarmak; süper tarihi ve doğasıyla ülkenin resmen zımnî hazinesi olan Karabük’ü turizme tüm ilçeleriyle kazandırmak…
Yenice’deki orman emekçilerinin iş garantilerinden demir-çelik üretiminde yan sanayi üretim fırsatlarına, turizmde alt yapı ve hizmet kalitesi sorunlarından markalaşma çalışmalarına, Karabük Üniversitesi’nin gereksinimlerinden kentteki 60 bin öğrencinin toplumsal ve ekonomik yaşama iştiraklerine, emeklilerin ömür kalitesinden çocukların temel gereksinimlerine çok sayıda başlıkta projelerimiz, planlarımız hazır. Var olan üretim potansiyelini yatırımcılar ve tesislerle taçlandırmak, istihdamı artırmak ve Karabük’ten dışarıya akan eğitimli gençlerimizi bilakis göçle kentlerine ve ülkelerine kazandırmak benim için en kıymetli başlık.
‘ADALETE OLAN İNANCIMIZIN SARSILDIĞI BU PERİYOT KARA BİR LEKE’
Size nazaran Türkiye’nin en büyük problemleri neler?
Eğitim, adalet, gelir eşitsizliği ve elbette liyakate kıymet verilmemesi. Ben köy enstitülü bir öğretmen babanın çocuğuyum. O muazzam eğitim ihtilalinin bir neferinin çocuğu olarak büyümenin bana neler kattığını özetlemek imkânsız.
Bugün Türkiye’nin evlatlarının eğitimde fırsat eşitliğine, öğretmenlerinin ise insanca yaşama kaidelerine muhtaçlığı var. Çocuklarımızın karnı tok sırtı pek okula varmalarını, okulda eğitimlerini yaratıcılıklarını öldürmeden, dünyaya açık, bilime ve insani pahalara dayanan bir eğitim anlayışını yine tesis etmek zorundayız. Üretmekten üşenmeyen, sormaktan korkmayan, düşünürken araştıran, müsamaha ve tevazu sahibi kuşaklar yetiştirmek için kendimizi yine adamak zorundayız. Adalete olan inancımızın sarsıldığı, yargı ve yürütmenin birbirine karıştığı bu devir bir kara leke. Hukukun üstünlüğünü tesis etmek, adaletin herkes için gerektiğini daha üst perdeden herkese anlatmak boynumuzun borcu.
Gelir eşitsizliği ve vergiler sorunu ise benim şahsen çalışma alanım olduğu için en değer verdiğim şimdiki hususların başında. Keyfe üzüntü, adamına nazaran vergi afları kabul edilebilir olmadığı üzere ülke iktisadı ve vergi sisteminin tabanına yerleştirilen dinamitlerdir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yitip giden, hiç edilen milyarların peşine düştüğünü görmek, adil vergilendirmeler için uğraşlara şahit olmak onur verici. Bu çalışmalar vekil olduğumda benim ülke gündemi açısından yapmak istediğim çalışmaların başında geliyor.
Son periyot biliyorsunuz, CHP’nin vaatleri ve bütçe konusunda kuşku tohumları ekiliyor. Sayın Cumhurbaşkanı, vaatlerimiz konusunda şöyle bir cümle kullandı: “Devlet bütçesinden maaş alan hiç kimse bir sonraki ay hesabına o paranın yatıp yatmayacağını bilemeyecektir”. Meğer belediyelerimizin performansına bakınca göreceksiniz, borçlarla devraldıkları belediyelerin borçlarını kapamakla kalmayıp üretimle muazzam bir ekonomik fonksiyon ortaya koydular. Bütçenin en büyük gelir kalemi olan vergiler kabul edilemez bir başına buyruklukla yönetiliyor. Yanlış vergilendirmeler, yanlış vergi afları nedeniyle hizmet aksıyor, yük emeklinin, minimum ücretlinin ve memurun sırtına biniyor.